07 Ekim 2024

YABANCI SERİSİ (OUTLANDER) - DİANA GABALDON

Bu blogu açalı tam iki sene olmuş. İlk yazımı Ekim 2022'de yazmışım. Birkaç kitap paylaşımından sonra kaderine terk etmişim. Bunun sebebi Aralık 2022'de, bloga başladıktan çok kısa bir süre sonra, ablamı kaybetmiş olmam. Kötü bir hastalıkla beş senedir yapmakta olduğumuz savaşı kazanamadık maalesef. O gidince de ben uzunca bir süre her şeye karşı hevesimi kaybettim. Yokluğunu hep hissediyorum ve onu çok özlüyorum. 

    Çeşitli mecralarda sürekli okuduğum kitapları paylaştım ama blogta yazmanın keyfi de bir başka. O yüzden okuduğum kitaplarla ilgili yorumlarımı buraya da ayrıca yazmaya, kitap blogumu yine aktifleştirmeye karar verdim.



     Yabancı serisini ilk olarak 2018'de okudum. Okumaya başladıktan sonra dizisinin de olduğunu görüp bir göz atıp beğenmeyince izlememeyi tercih etmiştim. Geçen ay seriyi üçüncü kez okudum ama diziyi hala izlemedim, izlemeyeceğim de. Kafamdaki karakterlerle örtüşmüyor kanlı canlı halleri o yüzden de dizi bana zevk vermiyor. Bir de kitapta yer alan tecavüz, taciz, işkence sahneleri okurken bile bazen beni rahatsız ederken bir de görsel halini izlemek istemiyorum .O yüzden okuduğum yorumlara göre dizisi başarılı bulunsa da bana hitap etmesi çok zor. 

   Seriyi ikinci defa 2021 yılı başında okudum. Dizisinin tanıtımlarına rastlayıp kitaptaki olayların çoğunu unuttuğumu fark edince tekrar bir baştan sona okuyayım demiştim. İkinci okuduğumda sevdiğim ve sevmediğim kitaplar biraz daha netleşti. Bazılarını ışık hızıyla okuyup bitirirken bazılarını sadece seriye devam edebilmek adına okumuştum. 

   İkinci okumadan sonra yakın bir zamanda tekrar okumayı düşünmüyordum aslında ama bu sene yaz aylarında dokuzuncu kitap çıkınca bir nevi baştan okumak zorunda kaldım. Dokuzuncu kitabı çıkar çıkmaz aldım. Elimdeki kitap biter bitmez de başladım ama ana karakterler dışında kimseyi hatırlamadığımı ve olayların hiçbirinin tanıdık gelmediğini bu yüzden kitaptan da hiç zevk alamadığımı fark edince dokuzuncu kitabı yüzüncü sayfasında bırakıp sil baştan birinci kitapla seriyi üçüncü defa okumaya başladım. Bir iki gün önce de 2.5 aylık bir okuma sürecinin ardından bitirdim. 

  Burada tek tek kitapları yazmak istemiyorum. Dokuzuncu kitapla birlikte toplamda fiziki olarak 15 kitaba ulaşan seriyi genel değerlendirmek istiyorum. 

  İlk başta çok az değinildiğini gördüğüm, seriyi her okuduğumda beni çok rahatsız eden bir durumu paylaşacağım. Kitapların hepsi yazım - baskı ve çeviri hatası dolu. Bu kimi kitapta daha az, kimi kitapta daha fazla ama hepsinde var. Yayınevinin bu özensizliğine çok kızdım. Çok satan, çok popüler bir kitap olduğundan, nasıl basarsak basalım alınır diye mi düşündüler acaba. Kimi kitaplarda cümlenin bir anlam ifade edebilmesi için aynı yeri üç dört defa okuduğum oldu. Yine de mantıklı bir çıkarım yapamadım. Sanki çevrilmiş ve hiç düzeltmesi yapılmadan metinler hop basıma gönderilmiş. Bu kadar yoğun hatanın başka türlü bir açıklaması olamaz. İlk kitaplar böyle, o zaman diyelim ki yaklaşık on iki sene önceydi. Baştan savma basıldı. Dikkat edilmedi. Okurun çekeceği eziyet de umursanmadı ama son kitap da aynı. Bir yayınevi, editör, çevirmen ve redaktör on iki senede hiç mi kendini geliştirmez? Bastığı, kontrol ettiği, çevirdiği ve düzelttiği kitabı hiç mi dönüp okumaz? Bunun sebebi insanların işlerine gösterdiği özensizlik. Başka bir şansımız da olmadığından, yayınevi öyle de bassa böyle de bassa oradan alıp okumak zorunda olduğumuzdan, neden işlerini iyi yapmak için uğraşsınlar ki!  

  Bunun dışında bir diğer eleştirim de kitapların renklerine. Yurtdışında tek kitap olarak basılmış. Bizde dördüncü kitaptan itibaren ikiye bölünerek basılmış. Birinci ve İkinci kısım çok alakasız, uyumsuz ve yan yana kötü duran renklerden seçilmiş. Ateşin Çağrısı birinci kısım kırmızı mesela, çok güzel, bu yurt dışı basımlarında da öyle ama ikinci kısım mor renkli. Neden? O da kırmızı olsaydı, zaten birinci kısmın devamı. Kırmızıya daha çok uyan bir renk olsaydı... Tamam tabi ki kitabın kapağı değil önceliğimiz, içerik asıl önemli olan ama kitapseverler sever kitaplarını estetiği de dikkate alarak dizmeyi, geçip karşısına izlemeyi, kitaplığının mümkün olduğu ölçüde göze de hitap etmesini. 15 kitapta 15 farklı alakasız ve uyumsuz renk yerine daha yakın tonları ya da uyumlu renkleri tercih ederdim. 

  Sevmediklerimle başladım diye serideki sevmediğim üçüncü şeyle devam ediyorum: Şu kitapta Jenny (Jamie'nin ablası) kadar bana itici gelen başka bir karakter olmadı :O). Ne yapsa ısınamadım, ne etse sevimli bulamadım, onunla ilgili her bölümü isteksiz okudum. Neyse ki seride çok çok yoğun yer almıyor. 

  Seri uzun soluklu bir seri. Her bir kitap en az yedi yüz sayfa. Ben bazı kitapları elimden bırakamadan üç günde bitirdim bazılarını on günde ite kaka tamamladım. Kendi açımdan söyleyecek olursam maceranın az olduğu, dönemin politik olaylarına çok fazla yer veren bölümler benim için akıcı değildi. Yabancı olduğum olaylar ilgimi çekmedi. İskoç ve Amerikan tarihine hakim olmadığım için belki kendi ülkelerinde ezbere bilinen olaylar ve tarihi kişilikler bana hitap etmedi. Yer yer minik araştırmalar yaptım ama sonuçta okuduğum bir tarih kitabı değil romandı. Sürekli hikayeyi bölüp araştırma yapacak olsam kitabın tadı kaçacaktı. Gabaldon Amerikalı bir yazar olarak Amerikan tarihindeki olayları yazarken belki çok açıklamaya gerek görmedi, bu ayrıntıya dikkat etme gereği duymadı. Amerikalı okurlar da bu kısımlardan ayrı bir zevk aldılar büyük ihtimalle ama konuya uzak bir roman okuyucusu olarak bunlar benim en az zevk aldığım bölümler oldu. 

    Jamie ve Claire çiftini baş karakterler olarak sevdim. Aile genişleyip çocuklar ve torunlar dahil oldukça onları da sevdim. Yine de şahsen Brianna'nın bölümlerinin daha uzun, William'ın bölümlerinin daha kısa olmasını tercih ederdim.

  Gabaldon, serinin on kitap olacağını çok daha önceden açıklamış ama dokuzuncu kitabı okurken bunu bilmiyordum. Kitabı hep serinin son kitabıymışçasına okudum. Hatta kitabın kilit bir noktada bitmesi de çok şaşırttı beni. Seri dokuzuncu kitapta da bitmiş olsa üzülmezdim. Evet, güzel, okunası bir seri, Jamie'yi ve Claire'i seviyoruz ama ilk iki okumamda olmayan bir bıkkınlık geldi üçüncü okumadan sonra. Onuncu kitap çıkınca mutlaka alacağım ama mümkünse onuncu kitap çıkınca seriyi dördüncüye okumadan direkt kitabı okuyup hikayeyi tamamlamak istiyorum.

   İlk defa okuyacaklar genelde biraz olumsuz yazdığımı görüp okumaktan vazgeçmesin. Mutlaka okunmalı dediğim serilerden. Tek tek ele aldığımızda kitapların çoğu çok güzel arada bir iki tanesi vasat böyle uzun serilerde bu da çok normal. Bu, serinin değerini kesinlikle azaltmaz. Gabaldon'un kalemini, karakterlerini ve anlatım tarzını seviyorum. Benim okuduğum süreç öncesinde yakın zamanda başka bir uzun soluklu seriyi bitirmiş olmam; biraz aynı tarz kitapları üst üste okumuş olmam; aldığım ve okunmayı bekleyen, sürekli kitaplığımda gözüme çarpan çok fazla yeni kitabım olması; daha -önce iki kez okuduğum ilk sekiz kitabı bir an önce bitirip sıfır maceralarla dolu dokuzuncu kitaba bir an önce başlama sabırsızlığımın olması gibi sebeplerle de ben okurken biraz sıkıldım :O). Bu seriye mutlaka bir şans vermenizi şiddetle tavsiye ederim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

DAVETSİZ MİSAFİR - SOPHİE KİNSELLA

   Kinsella seviyorum. Eğlenceli bir şeyler okumak istediğimde de genelde onu tercih ediyorum. Yeni kitaplarını da sürekli takip ettiğimden...